Petra, Lesvos Adası’nın kuzeybatısında, yeşilin ve mavinin kucaklaştığı büyülü bir kasabadır. Molivos’a komşu olan bu şirin yerleşim; uzun plajları, yemyeşil vadileri ve masalsı manzaralarıyla hayranlık uyandırır.
Kasabanın kalbi ise şüphesiz 40 metre yükseklikteki devasa kaya kütlesinin üzerine inşa edilmiş Panagia Glykofiloussa Kilisesi. Efsaneye göre, bir kaptan Meryem Ana ikonunun kaybolduğunu fark eder. Gecenin karanlığında kayanın zirvesinde beliren gizemli bir ışıkla ikonu tekrar bulur ve o noktaya bu etkileyici kiliseyi yaptırır.
Zirveye ulaşmak için 114 oyma taş basamak sizi bekliyor. Ama çıktığınızda… Karşınızda uçsuz bucaksız bir Ege manzarası var.
Yakındaki Agios Nikolaos Kilisesi, Varelcidena Konağı (şimdi etkileyici bir müze), 19.–20. yüzyıldan kalma taş konaklar ve çiçekli bahçeler ise Petra’nın kültürel zenginliğini tamamlıyor.
Petra, aynı zamanda modern turizmin ruhunu geleneksel karakteriyle harmanlamayı başarmış nadir kasabalardan.
Plajı Lesvos’un en düzenli ve ödüllü sahillerinden biri. Deniz kıyısından Hagios Giorgis, Mikro Nisi, Glaronisi ve Mirmingi adacıkları görünür. Bu adalar hem kuş gözlem alanı hem de doğal yaşam koruma bölgesidir.
Petra’ya bağlı Petri Köyü ise kavak ve ceviz ağaçlarının gölgesinde pastoral bir moladır. Rivayete göre burada bulunan “Ahilleopigada” adlı kaynaktan Aşil su içmiştir.
Midilli’nin kuzeydoğusunda yer alan Mandamados, hem ruhani bir durak hem de geleneksel el sanatlarının merkezi.
Buradaki en kutsal yapı: Taksiarhis Manastırı.
İçinde bulunan ikonanın kan ve topraktan yapıldığına inanılır. Ortodoks dünyasının hac noktası olan bu kilisede her yıl binlerce ziyaretçi dua etmek için bir araya gelir. Geleneksel "kisketçi" çorbası (kurban edilen boğadan yapılan çorba), dini ritüellerin ayrılmaz parçasıdır.
Mandamados ayrıca Lesvos Seramik Sanatı ile de ünlüdür. Restore edilen zeytinyağı fabrikasında yıl boyu sergiler ve etkinlikler düzenlenir. Bu müze, 20. yüzyılda İzmir’den getirilen makinelerle donatılmıştır.
Ve tabii ki… Buraya özgü "gragudes" adı verilen kil kapta sunulan ballı cevizli yoğurt olmadan Mandamados’tan ayrılmayın.
Kıyıdaki liman bölgeleri — Hagios Stefanos, Pedi, Palios ve Yeni Limani — uzo eşliğinde gün batımını izlemek için birebirdir.
Molivos, Midilli’nin kuzeybatısında adeta zamanın donduğu bir kartpostal gibi.
Taş evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları, tarihi çeşmeleri ve şarap rengi çatılı konaklarıyla UNESCO ödüllü bir köy.
Köyün siluetini belirleyen ortaçağ Molivos Kalesi, adanın en görkemli yapılarından biri. Kale, denize nazır konumu ve mimari kudretiyle bir mühür gibi kente damgasını vurur.
Molivos, yalnızca bir destinasyon değil, bir ilham kaynağıdır.
Sanat galerileri, yerel pazarlar, kitapçılar ve sanatçı atölyeleriyle doludur.
Efsanevi ressamlar, şairler ve yazarlar bu köyde yaşayıp üretmiş, Molivos'u ölümsüzleştirmiştir.
Liman bölgesinde denize sıfır restoranlar, yüzyıllık kafeler ve taş yapılar arasında serin Ege rüzgarlarıyla tanışırsınız.
Ayrıca Hagios Pandeleimonas Kilisesi, Osmanlı dönemine ait kamu binaları ve tarihi hamam kalıntıları bu köyü açık hava müzesine çevirir.
Molivos’un 4 km kuzeydoğusunda yer alan Eftalou, sadece kaplıcalarıyla değil, edebi geçmişiyle de öne çıkar.
Burada Ilias Venezis ve Argiris Eftaliotis gibi önemli yazarların evlerini gezebilir, romatizmal ve cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinen termal sularda yenilenebilirsiniz.
Klorür ve sodyum açısından zengin bu kaplıcalar Ege'nin en şifalı sularındandır.
Denizle kaplıca arasında sadece birkaç adım mesafe vardır; sabah deniz, öğlen spa!
Sigri’ye yolculuk, sizi zamanda 20 milyon yıl geriye götürür.
Lesvos Fosil Ormanı, Avrupa’daki en büyük ve en iyi korunmuş fosil alanlarından biridir. Dev ağaç gövdeleri, lavlar ve çarpıcı jeolojik oluşumlar eşliğinde doğanın tarih öncesi gücüne tanıklık edersiniz.
Ziyaretçiler ayrıca UNESCO destekli Sigri Doğa Tarihi Müzesi’nde, Ege’nin jeolojik oluşum süreci, bitki yaşamının evrimi ve volkanik aktivitenin etkileri üzerine nefes kesici bir deneyim yaşar.
Sigri, aynı zamanda Osmanlı döneminden kalan bir kale, bir dönemin camisi olan köy kilisesi ve sakin bir liman köyü olarak da tarihi ruhunu korur.
Eresos, yalnızca muhteşem bir sahil kasabası değil, aynı zamanda tarihin, mitolojinin ve şiirin beşiğidir.
Lirik şiirin öncüsü Sapho ve botanik biliminin babası Theofrastos, burada doğmuştur.
Eresos sahili, Lesvos’un Mavi Bayraklı en temiz, en uzun plajlarından biridir.
Yumuşak gri kumuyla tanınan sahil, yürüyüşler ve su sporları için idealdir.
Sahil boyunca uzanan estetik sahibi barlar, kafeler ve restoranlar ise özellikle gün batımı saatlerinde büyüleyici bir atmosfer sunar.
Skala Eresou’da yoga yapanlar, sörf yapan gençler, rakı eşliğinde kitap okuyan edebiyatçılar yan yana olabilir.
Burası her ziyaretçisine başka bir şey katar.
Burada vakit geçirmek yalnızca bir tatil değil, bir yaşam tarzıdır.